| I'm sure I made some mistakes on the exam. |
Sınavda biraz hatalar yaptığımdan eminim. |
| My friend didn't make any mistakes on the exam. |
Arkadaşım sınavda hata yapmadı. |
| I should have studied some more last night. |
Dün gece biraz daha fazla ders çalışmalıydım. |
| I have some money so I will treat you to a movie. |
Biraz param var bu yüzden size bir film ısmarlayacağım. |
| That is very kind of you because I don't have any money. |
O çok kibardır çünkü hiç param yok. |
| No, I don't have any, but I wish I did. |
Hayır hiç yok, fakat isterim. |
| Don't you know any good restaurants in Vancouver? |
Siz Vancouver'de iyi bir restoran biliyor musunuz? |
| Would you like to have some coffee with your meal, Sir asked the waiter? |
Siz yemekle birilke biraz kahve ister misiniz efendim? diye sordu garson. |
| Yes, I'd like some please," I replied. |
Evet, biraz lütfen, diye cevap verdim. |
| Do you have any newspapers left, I asked? |
Hiç gazete bıraktınız mı? diye sordum. |
| No, I don't have any he replied. |
Hayır bırakmadım diye cevap verdi. |
| But I will have some more this evening, he added. |
Fakat bu akşam biraz alacağım, diye ekledi. |
| I went to the butcher, but I didn't buy any meat. It was so expensive! |
Kasaba gittim fakat et satın almadım. Çok pahalıydı! |
| Please come to see me any time you are free. |
Lütfen boş zamanınız olduğunda beni görmeye gelin. |
| Thank you. Maybe I will come some time on Saturday. |
Teşekkür ederim. Belki cumartesi günü bir süre geleceğim. |
| I have no cigarettes left so I will go to the store to buy some. |
Sigaram yok, bu yüzden satın almak için dükkana gideceğim. |
| If they have any Cuban cigars, please buy one for me. |
Eğer Küba purosu varsa benim için bir tane satın lütfen. |
| Then you must give me some more money. |
O zaman bana biraz daha fazla para vermelisiniz. |