She speaks four languages. |
O dört dil biliyor. |
Jane is a teacher. She teaches French. |
Jane bir öğretmendir. Fransızca öğretir. |
When the kettle boils, will you make some tea? |
Çaydanlık kaynadığı zaman siz biraz çayı yapacak mısınız? |
I always close the window at night because it is cold. |
Soğuk olduğu için geceleyin her zaman pencereyi kapatırım. |
Those shoes cost too much. |
Şu ayakkabılar çok pahalıya mal oldular. |
The food in Japan is expensive. It costs a lot to live there. |
Japonya'da yiyecek, pahalıdır..Orada yaşamak çok pahalı. |
His job is great because he meets a lot of people. |
Onun işi harikadır çünkü bir çok insanla tanışır. |
He always washes his car on Sundays. |
O her zaman Pazar günleri arabasını yıkar. |
My watch is broken and it needs to be fixed again. |
Saatim bozuldu ve tekrar tamir olması gerekir. |
I love to watch movies. |
Filmleri seyretmeyi seviyorum |
I go to the cinema at least once a week. |
Haftada en az bir kez sinemaya giderim. |
They never drink tea in the morning. |
Sabahleyin hiç çay içmezler. |
We both listen to the radio in the morning. |
Sabahleyin aynı zamanda radyoyu dinleriz. |
He wants a big wedding. |
Büyük bir düğün istiyor. |
George eats too much so he's getting fat. |
George çok fazla yer bu yüzden şişmanlıyor |
The earth goes round the sun, doesn't it? |
Dünya güneşin etrafında döner değil mi? |
The shops in England open at 9:00 in the morning. |
İngiltere'deki alış veriş merkezleri sabahleyin 9:00'da açılır. |
The post office closes at 5:30 pm. |
Postane 5:30'da kapanır. |
Jackie has two children now. |
Jackie şimdi iki çocuğa sahiptir |
Mr. Smith smokes too much. He always has a cigarette in his mouth. |
Bay Smith çok sigara içer. Onun ağzına hep bir sigara vardır. |
When the phone rings, please answer it. |
Telefon çaldığında, cevap verin lütfen. |