.
  lolita
 

LOLITA

The laundrywoman working in the palace’s laundry had a young and beautiful daughter. This girl’s name was Lolita. Lolita was working with her mother and passing her days by doing washing. Lolita who was watching the palace’s garden in her free time through the laundry’s window couldn’t help herself looking with full admiration at the three princesses and the prince who were the king’s daughters and son when she saw them in the garden. Every day a different dress and their models were different. There was no one more handsome than the prince. Lolita would like to be a princess too but although she was thinking of it all the time it hadn’t been possible even to dream herself as a princess.

When a young king of one of the neighbor countries asked the oldest princess whom he saw and liked and danced at a banquet arranged in his honor during his visit to this country marry him the princess told him that she wouldn’t be able to refuse this offer and asked him to talk to her father about this matter. When the talk concluded positively two young people got engaged at an engagement celebration in the palace and the young king returned back to his country. After a while shorter than a month the news that the princess had lost her engagement ring was heard. The people in the palace searched thoroughly combed went out and searched in every nook and cranny of the palace but there was no relief the research that had lasted for days couldn’t come to an end by no way the engagement ring couldn’t be found at any way. The ring had vanished as if it had become a mystery.

The day on which the ring was lost was an ordinary day for the princess like all the other days. She had got up early in the morning had wandered with her two sisters in the palace’s garden then she had had a bath and had went into the dining saloon to have breakfast. At that moment the princess had realized that she didn’t have her ring on her finger. Was it possible that the ring was in her dress’ pockets? Maybe. When the princess who controlled her right and left pockets without making the people around her become aware realized that the ring wasn’t in her pockets she hadn’t panicked and thought that she might have forgotten the ring in her room and had waited for the breakfast finish. Although the princess went to her room immediately after the breakfast and looked for it a lot she had to accept the situation when she couldn’t find the ring and she went to the king and told him that she had lost the ring.

The laundry girl Lolita was sorry for the ring’s not being able to be found although several days passed. Her sadness was increasing day by day because the wedding day was coming near slowly. What would happen when the young king – the beautiful princess’ fiancée come and see that the ring wasn’t on her prospective wife’s finger? What if the young king accepted this as an insult and forsook getting married… wouldn’t the huge country’s honor lose all its worth? Lolita thought “I wish the ring would be found and these two young people got married and become happy”. “Participating the wedding which was going to be made in the palace is far from my dreams but it would be enough for me to see the dear princess once while she was passing through the palace’s garden in her wedding dress on the wedding’s following day.

One day Lolita was busy with choosing a suitable dress among the dresses coming from the palace for her in her room in the laundry. She would unstitch some parts would make some differences on some other parts of the dress she would choose and she would sew it again how she could wear it. While she was checking the dresses which the princesses wore one day and didn’t wear again she touched a round small object in one of the dresses’ undercoat. Lolita immediately unstitched the dress’ undercoat. When she looked at the object coming out of the undercoat carefully she saw that it was a ring. Might it be the princess’ lost ring? Of course why not; the princess had gone out to the garden to look for the ring maybe ten times with this white dress on her. There was already a hole in one of the pockets of the dress. Lolita went out of her room in happiness and went to the palace with quick steps.

Everyone started to smile by the engagement ring’s being found. Lolita one of whom smiled the most fell in an indescribable excitement and became quite happy when the king told her that she could join the wedding. Lolita who joined the wedding in the palace was candescent with her beauty in the dress which was prepared specially. The prince wasn’t going away from Lolita he was inviting her to dance and he was complimenting. The guests were talking that the prince and Lolita were a physically nice couple. After the young king went back to his country with his wife the following day the guests went back to their countries one by one too. Lolita certainly went back to the laundry. Just after a few months passed Lolita’s mother came near her and told her that the gardener wanted her to marry his son. After talking to her mother for a while Lolita accepted to marry the gardener’s son. Lolita and the gardener’s son married with a wedding made in the laundry and they also become quite happy.

Written by: Serdar YILDIRIM

LOLİTA

Saraydaki çamaşırhanede çalışan çamaşırcı kadının genç ve güzel bir kızı vardı. Bu kızın adı Lolita idi. Lolita annesinin yanında çalışıyor günlerini çamaşır yıkamakla geçiriyordu. Boş zamanlarında çamaşırhanenin penceresinden sarayın bahçesini seyreden Lolita kralın kızları olan üç prensesi ve kralın oğlu prensi bahçede gördüğünde onlara hayranlık dolu bakışlarla bakmaktan kendini alamıyordu. Prensesler ne kadar güzel elbiseler giyiyorlardı. Her gün bir başka elbise ve her elbisenin modeli değişik. Prensin ise yakışıklılıkta üstüne yoktu. Lolita da bir prenses olmayı istiyordu ama her an bunu düşünmesine karşın şimdiye kadar kendisini bir prenses olarak görmek rüyasında bile mümkün olmamıştı.

Komşu ülkelerden birinin genç kralıbu ülkeye yaptığı bir ziyaret sırasında onuruna düzenlenen ziyafette görüp beğendiği ve dans ettiği en büyük prensese kendisiyle evlenmek istediğini söyleyince prenses bu teklifi reddedemeyeceğini bildirdi ve babasıyla durumu görüşmesini rica etti. Bu görüşme olumlu sonuçlanınca sarayda yapılan nişan töreninde iki gencin nişan yüzükleri takıldı ve genç kral ülkesine geri döndü. Aradan bir ay geçmeden prensesin nişan yüzüğünü kaybettiği haberi duyuldu. Sarayda bulunanlar aradılar taradılar köşe bucağa baktılar çıktılar sarayın bahçesini didik didik ettiler fakat ne çare günlerce süren bu arayış bir türlü sonuçlanamıyor nişan yüzüğü bir türlü bulunamıyordu. Nişan yüzüğü sır olup uçmuştu sanki.

Nişan yüzüğünün kaybolduğu gün prenses için her günkü gibi olağan bir gündü. Sabah erkenden kalkmış iki kız kardeşiyle birlikte saray bahçesinde gezinti yapmış daha sonra bir banyo almış ve sabah kahvaltısı için yemek salonuna geçmişti. İşte prenses bu kahvaltı sırasında nişan yüzüğünün parmağında olmadığını fark etmişti. Acaba nişan yüzüğü elbisesinin ceplerinde olabilir miydi? Olabilirdi. Etrafındakilere hissettirmeden sağ ve sol cebini kontrol eden prenses nişan yüzüğünün ceplerinde olmadığını görünce telaşa kapılmamış ve herhalde yüzüğü odamda unuttum diye düşünerek kahvaltının sona ermesini beklemişti. Kahvaltıdan sonra acele olarak odasına çıkan prenses çok aramasına karşın yüzüğü bulamayınca durumu kabul etmek zorunda kalmış ve krala giderek yüzüğün kaybolduğunu söylemişti.

Çamaşırcı kız Lolita aradan günler geçmesine karşın yüzüğün bulunamamasına üzülüyordu. Her geçen gün üzüntüsü biraz daha artıyordu çünkü düğün günü giderek yaklaşıyordu. Güzel prensesin nişanlısı genç kral geldiğinde müstakbel eşinin parmağında nişan yüzüğünün olmadığını görünce ne olacaktı? Ya bir de genç kral bunu hakaret olarak kabul eder de evlenmekten vazgeçerse…koca bir ülkenin itibarı on paralık olmaz mıydı? “ Ah keşke yüzük bulunuverse de iki genç evlenip mesut olsalar “ diye düşündü Lolita. “ Sarayda yapılacak düğüne katılmak benim hayallerimin bile ötesinde ama sevgili prensesi düğünün ertesi günü saray bahçesinden geçerken gelinliğiyle bir defa görürüm ya bu da bana yeter. “

Bir gün Lolita çamaşırhanedeki odasında saraydan gelen elbiseler arasından kendisine uygun bir elbise seçmekle meşguldü. Seçeceği elbisenin bazı yerlerini söküp bazı yerlerinde değişiklikler yaparak giyebileceği biçimde tekrar dikecekti. Prenseslerin bir gün giyip bir daha giymedikleri yepyeni elbiseleri gözden geçirirken elbiselerden birinin astarı içinde küçük yuvarlak bir cisim eline temas etti. Lolita hemen elbisenin astarını söktü. Astardan çıkan şeye dikkatlice baktığında bunun bir yüzük olduğunu gördü. Acaba bu prensesin kayıp yüzüğü olabilir miydi? Tabii ya neden olmasındı; prenses yüzüğü kaybettiği gün belki on defa üstündeki bu beyaz elbiseyle sarayın bahçesine çıkıp yüzüğü aramıştı. Elbisenin bir cebi delikti zaten. Lolita sevinç içinde odasından çıktı ve hızlı adımlarla saraya doğru yürüdü.

Nişan yüzüğünün bulunmasıyla birlikte herkesin yüzü gülmeye başladı. En çok yüzü gülenlerden biri olan Lolita kralın düğüne katılabileceğini söylemesi üzerine tarifsiz bir heyecana kapıldı ve çok mutlu oldu. Sarayda yapılan düğün törenine özel olarak hazırlanmış elbiseyle katılan Lolita güzelliğiyle göz kamaştırıyordu. Prens Lolita’nın yanından ayrılmıyor onu dansa kaldırıyor övgü dolu sözler söylüyordu. Davetliler ise prens ile Lolita’nın birbirlerine çok yakıştıklarını konuşuyorlardı. Ertesi gün genç kral eşi ile birlikte ülkesine gittikten sonra davetliler de birer ikişer ülkelerine geri döndüler. Tabii ki Lolita da çamaşırhaneye geri döndü. Aradan birkaç ay geçmişti ki annesi Lolita’nın yanına gelerek saray bahçıvanının onu oğluna istediğini söyledi. Lolita annesi ile bir süre konuştuktan sonra bahçıvanın oğluyla evlenmeye razı oldu. Lolita ile bahçıvanın oğlu çamaşırhanede yapılan mütevazi bir düğünle evlendiler ve mutlu da oldular.

Yazan: Serdar Yıldırım


 
 
  Bugün 14169 ziyaretçi (19406 klik) kişi burdaydı!

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol